Bir insanın sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için fiziksel sağlığı ile birlikte ruhsal sağlığı da çok önemlidir. Yaşamın koşuşturmacası içinde insan kendisi, düşünceleri, duyguları ve yaşantıları üzerine yeterince odaklanamamaktadır.
Öz farkındalık sorunu bir çok insanın yaşadığı temel bir sorundur. Bu soruna bağlı olarak gelişen fiziksel ve ruhsal sorunlar insan yaşamının her alanını kapsayabilmektedir.
Yetişkin terapisi, insan yaşamında yer alan ruhsal ve psikolojik; sorun ve zorlukları farklı terapi yöntem ve teknikleriyle ele alan iyileştirme çabasıdır. Bu çabanın temel amacı, bedensel ve ruhsal açıdan kişinin kendisinin ve sorunlarının farkında olmasına, yaşadığı sorunları çözme becerisi kazanmasına, kendisini ve yaşamını önemseyen, çevresiyle ve kendisiyle barışık bir birey olmasına katkı sağlamaktır.
Yaşamında sorunlar ve zorluklar olduğunu fark eden; yaşadığı zorlukların nedenlerini bulmaya ve çözüm yolları üretmeye çalışan; var olan yaşam konforunu daha iyi düzeylere çekmek isteyen her yetişkin birey yetişkin terapisine başvurabilir. Yetişkin terapisinin bazı çalışma alanları şunlardır:
Kendini keşfetmek isteyen, içinde yaşadığı durum ve problemlerini gidermek isteyen, yaşadıklarını anlamlandırmak isteyen her yetişkin birey, bireysel psikoterapi çalışmasına başlayabilir.
Psikoterapiye zorlu bir yaşam olayının tetiklemesiyle, bir semptom (depresyon, obsesyon, burnout, kaygı vb.) yaşandığında, varoluşsal sorgulamalarda, travmatik bir olay veya kayıp yaşadıklarında başvurabileceği gibi, bireyler kendilerini tanımak, keşfetmek için de başlayabilirler.
Her insan kendini tanıyıp, anlamak ister. Kendini tanıyıp anlamlandıran, kendi isteklerini bilen, potansiyelini anlayan insan, kendini gerçekleştirmeye yönelik büyük bir adım atmış demektir. Tarafsız bir şekilde kendinizi keşfetmek, hayatınızdaki sorunlarınızı gidermek için bireysel psikoterapi sürecine başlanabilir. Terapi, öz farkındalığı geliştirip, hayatınızdaki, içinizdeki duygusal karmaşalardan uzaklaşmanıza, içsel olarak güçlü ve özgür hissedebilmenize yardımcı olur.
Bireysel Yetişkin terapi içerisinde etkinliği kanıtlanmış birçok terapi seçeneği bulunmaktadır. Bunlardan en sık kullanılan terapi yöntemleri ise şöyledir; bilişsel-davranışçı terapi, şema terapi, EMDR terapi
Bilişsel Davranışçı Terapi: Bilişsel davranışçı terapi, bireylerin düşünce yapısını değiştirerek duygu ve düşünceleri pozitife yöneltmeyi amaçlayan bir bireysel terapi türüdür. Bilişsel Davranışçı Terapi, bireylerin yaşadıkları sorunlara ve bu sorunlara neden olan yaşanmışlıklara odaklanır. Geçmiş travmalar sonucu oluşan sorunlu duygu, düşünce ve davranışları iyileştirmek ve değiştirmek, danışanlara yeni bir düşünce biçimi kazandırmak, sorunlar ile baş etme yollarını göstermek bilişsel davranışçı terapinin konusudur.
Bilişsel davranışçı terapide, danışana rahatsızlık veren, sorunlu düşüncelere ele alınır ve danışan ile birlikte çalışılarak, bu düşüncelerin yerine sağlıklı olanların getirilmesi ve sorunların çözümü üzerine gidilir. Bunu yaparken de maruz bırakma gibi pek çok teknikten yararlanır. Bilişsel davranışçı terapi, depresyon, kaygı bozukluğu, fobiler, ilişkiler ile ilgili sorunlar, travma sonrası stres bozukluğu gibi konularda oldukça etkili bir terapi yöntemidir.
Şema Terapi: Şema terapi, çıkış noktası borderline kişilik bozukluğu ve narsisistik kişilik bozukluğu sorunlarına çözüm bulmak olan bir bireysel terapi türüdür. Şema terapi zamanla gelişerek depresyon, alkol ve madde kullanımı, travmalar, yeme bozuklukları gibi birçok alanda kullanılabilen etkili bir yöntem haline gelmiştir. Şema terapi, insanın zihninin doğduğunda boş olduğu ancak bilgili edinme ve işleme kapasitesine sahip olduğu düşüncesinden yola çıkmıştır.
Şema terapiye göre bireyler doğdukları andan itibaren yaşadıkları deneyimle ile yeni bir bilgi öğrenirler ve bu beyinleri şemalar halinde zihinlerine yerleştirirler. Bireyler olumsuz ve travmatik yaşanmışlıkları sonucunda oluşan kötü şemalar ise, bireylerin ileriki dönemlerde psikolojik sorunlar yaşamasına neden olmaktadır.
EMDR Terapi: EMDR terapi (Göz Hareketleri İle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), bireylerin yaşadıkları psikolojik rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce ve davranışların, göz hareketleri kullanılarak bakış açısının değiştirilmesi ile ortadan kaldırılabileceği mantığına dayanan bir bireysel terapi yöntemidir. EMDR terapide bireylerin yaşadıkları travmatik, olumsuz olaylar değiştirilmez, yalnızca bireylerin bu olaylara bakış açısı değiştirilir. Böylece olumsuz, travmatik olaylar artık bireyleri rahatsız etmek ve sorunlar yaşamalarına da sebep olmaz.
Bireysel Yetişkin terapi, danışanın yaşadığı sıkıntılara ve zorluklara bağlı olarak farklı sürelerde ve zaman aralığında yapılmaktadır. Bireysel terapi minimum 5-6 seans sürmekte, danışanların yaşadığı sorunlara bağlı olarak ise 10-12 ay hatta 1,5 yıl kadar bile sürebilmektedir. Obsesif kompülsif bozukluk, depresyon gibi yoğun yaşanan ve hayatı kısıtlayan rahatsızlıklar olduğu için daha uzun süreli bir tedavi sürecini gerekli kılmaktadır. Danışanları terapi sürecinde gösterdiği çaba ve yaşadıkları, hisleri hakkında açık olması terapi sürecinin daha kısa sürmesine olanak sağlayacaktır.
Bireysel Yetişkin terapinin bir seansı yaklaşık 45 dakika- 1 saat arasında değişmektedir. Seans aralıkları genellikle bir hafta veya 15 gün olmaktadır. Danışanların sorun yaşadıkları konulara göre terapistin uygun görmesi ile, haftada birkaç kez de yapılabilmektedir. Terapi sürecinin olumlu ilerlemesi ile seans aralıklar 3 haftaya çıkabilmektedir.
Bireysel Yetişkin terapi, bireylerin duygu, düşünce ve davranışların gözle görülür bir biçimde iyileşmeler görüşmesini sağlamakta, olumsuz olan bu duygu, düşünce ve davranışların yerini olumlu olanlara bırakmasını sağlamaktadır. Bireysel terapi, bireylerin kendilerini daha iyi tanımalarına, anlamalarına ve ne istediklerini keşfetmelerine olanak tanımaktadır. Bireysel terapi ile bireyler geçmişle hesaplarını kapatarak, gelecekte ne istediklerine odaklanmaktadır. Aile ve çevresel ilişkilerin iyileşmesine yardımcı olan bireysel terapi, bireylerin yaşam kalitesini de yükseltmektedir.
Bipolar bozuklukta tanı sıklıkla aile öyküsü alındıktan sonra klinik izlenimle konulabilir. İlk atağın çeşidi bipolar bozukluğu belirleyici unsurların başında yer alır. Eğer ilk atak depresifse bu hastalığın bipolar olup olmadığını anlamak durumu zorlaştırabilir.
Bir hastaya bipolar tanısının net olarak konulması için manik ve depresif atakların gözlemlenmesi gereklidir. Bipolar bozukluğun tanı olarak karmaşa yarattığı durumlar olabilir. Kişide alkol veya madde bağımlılığı gibi problemler varsa tanı koymak zorlaşabilir.
Bipolar bozukluk kendi grubunda yer alan diğer hastalıklarla karıştırılabileceği için buradaki en önemli faktör hastanın atak dönemlerinin gözlemlenmesidir. Psikiyatr tarafından hastanın mani veya hipomani durumunda kendine zarar verici düşüncelere kapılıp kapılmadığı, ailede bipolar bozukluğa sahip başka bir birey olup olmadığı gibi sorularla sorulur.
Hekim tarafından hastanın aşırı aktif tiroide sahip olma durumu da göz önünde bulundurularak çeşitli testler istenebilir. Yine beyindeki fonksiyonları gözlemlemek için MR ya da diğer görüntüleme yöntemlerinden faydalanılabilir.
Bipolar bozukluğun tedavi süreci hastanın hekimle olan iş birliği ve aile yakınlarının tedavi sürecindeki destekleri oldukça önemlidir. Atakların ciddi bir bölümünde hasta ne hissettiğini, ne yaşadığını ve kendisinde ne tür değişikliklerin meydana geldiğini fark edemeyebilir. Bipolar bozukluğa sahip bir hasta ileri seviyelere kadar kendi durumundaki değişiklikleri gözlemleyemeyebilir.
Depresif dönemde hasta mutsuzluğundan, hayattan keyif alamamakta sürekli olarak yakınabilir ve hasta bunu anlayamayabilir. Fakat mani dönemde ise sıklıkla çevre tarafından fark edilen bir dönemdir. Bu dönemde atak dönemleri oldukça önemlidir.
Atak dönemlerinde hasta eğer depresif bir dönemdeyse genellikle antidepresanlarla duygu – durum düzenleyici ilaç tedavisi yapılır. Manik dönemde ise eğer psikotik belirtiler eşlik ediyorsa antipsikotiklerden faydalanılabilir.
Bipolar bozukluk atakların dışında kişinin normal hayatını sürdürebildiği bir hastalıktır. Tedavi süreci sadece ataklar geldiği zaman değil, atakların oluşmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Duygu durum dengeleyici ilaçlar bu açıdan oldukça önemlidir.
Bipolar bozukluğa sahip hastalar bir süre sonra kendilerini iyi hissettikleri için ilaç kullanımını bırakmak isteyebilirler. Burada hasta yakınlarının, hastaya yaklaşımı oldukça önemlidir. Hastanın ilaç kullanımını destekleyici söylemlerde ve özellikle hastalığın atakları açısında aile yakınlarının farkındalığının yüksek olması oldukça önemlidir.
Bana hızlıca ulaşıp, randevu almak için aşağıdaki iletişim bilgilerini kullanabilirsiniz.
Yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu, post travmatik stres bozukluğu, major depresif bozukluğuna sahip ve terapi gereksinimi olan hastalara akılcı duygulanım davranışçı ve bilişsel davranışçı terapi yapmaktadır.